DÜNYA KADAR

Cins, dünyanın kültür ve edebiyat gündemine bir pencere açıyor.
Bu pencereden özellikle İngilizce yayımlanan hatırı sayılır dergileri
ve blogları izleyecek ve gündemlerini buraya taşıyacağız.


HAZIRLAYAN: ZEYNEP KANTARCI

The New Yorker Magazine

İlk olarak gazeteci Harold Ross tarafından 1925 yılında Manhattan merkezli ve onun deyişiyle “elli kuruşluk bir mizah dergisi” olarak ortaya çıkan The New Yorker, bugün köklü bir edebiyat dergisi niteliğini taşımasının yanı sıra kültürel ve politik haberleri aktarma işlevini de büyük bir başarıyla gösteriyor. Hem haftalık matbu bir dergi olarak hem de kendi internet sitesi üzerinden varlık gösteren The New Yorker, aynı zamanda kendine has telefon uygulamalarına, mağazalarına, festivallere ve bir de radyo programına sahip. 

The New Yorker dergisinin 2020 Aralık sayısı kapağında İngiliz pop-art akımında kayda değer bir iz bırakmış ve 20. yüzyılın önemli sanatçılarından olan David Hockney’in bir resmi yer alıyor; derginin “Cover Story” (Kapağın Hikâyesi) adlı kısımda ise kendisi ile yapılmış bir söyleşi var. Devamında Nicola Twilley tarafından yazılmış, 2020 yılının bitimine yaraşır “bakteriyofaj terapisi” konulu bir yazı, Ian Frazier’ın “Nobakov, Steinberg ve Ben” başlıklı, henüz gençken okuduğu Nobakov’un Lolita adlı eserini yeniden okuyarak kaleme aldığı bir değerlendirme, Calvin Tomkins’in yazdığı, bir görüntü yönetmeni olan Arthur Jafa’nın “köklü yabancılaşması” temalı bir yazısı, yeni animasyon çekimi tekniklerine dair bir deneme ve dünyadan farklı haber başlıkları göze çarpıyor.

Harper’s Magazine

 “General-interest” (daha geniş bir kitleye, her konu ve gündemden izler taşıyan) türünde Amerika’nın en eski dergisi olma niteliğini taşıyan Harper’s’ın ilk basımı 1850 yılın Haziran ayına uzanıyor. Harper & Brothers Yayınevi’nin bir ürünü olan dergi, zamanla aralarında Henry James, Jack London, Stephen A. Douglas ve Mark Twain gibi yazarlar da olan sayısız Amerikalı yazarın yazılarını yayımlattığı bir mecmua hâline gelmiş. Geçmişte Herman Melville’in Moby-Dick’i yayımladığı gün ve Thomas Edison’ın en son gelişmeleri gibi tarihi olaylara da tanıklık edip bünyesinde barındırmış olmakla gurur duyan Harper’s, zamanının en önemli dergilerinden olmayı hâlen sürdürüyor.

Harper’s dergisinin aralık sayısında Lena Dunham, anne olamayan bir kadının annelikten vazgeçişini konu alan bir anı yazısı ile yer alıyor. Edmund White’ın “Penelope Waits for Odysseus” isimli, Penelope’nin dilinden Odysseus’a yazılmış şiiri, “Geri döneceğinden hiç şüphe duymadım. Sözünün eri bir adamsın sen.” mısrasıyla başlıyor. Devamında ilginç bir yazı görüyoruz: Yüzyıllardır doğaüstü bir hıza veya ışınlanma yetisine sahip olduğuna inanılan Kuzey Kore’nin bir önceki devlet başkanı Kim İl-sung’un, aslında bu yetiye sahip olmadığını hükümetin ilk kez dile getirmesinin arından Jang Un-gyong’un bu hadise üzerine yazdığı yazı, Sooyoung Haft tarafından İngilizceye çevrilmiş. Vivian Gornick, romanlarıyla bilinen İngiliz gazeteci Storm Jameson’ı annesiyle tanıştırma öyküsünden başlayarak Jameson hakkında bir eleştiri/yorum yazısı kaleme almış; Gornick, annesine her zaman yaptığı gibi “Elindeki kitap nasıl gidiyor?” diye sorunca ilk kez farklı bir cevap alıyor: “Yazar burada, yanımda oturuyormuş gibi hissediyorum. Kitap bitince yalnız kalacağım.” Nicole Krauss, “Drawing From Life” adında bir öykü ve Andew Martin, Guido Morselli’ye ait Dissipatio H.G.: The Vanishing isimli bir bilim kurgu kitabı üzerine eleştiri yazmış.

The White Review

Yayın hayatına 2011 yılının şubat ayında, “yeni kuşağın bir biçim, konu veya tür kısıtlaması olmaksızın kendini ifade edebilmesi için bir alan sağlamak amacıyla” başlayan The White Review, -review kelimesi “yazın ve düşünce dergisi” anlamını karşılıyor- üç ayda bir çıkan bir dergi. İçerisinde çeşitli kurgular, denemeler, yazar ve sanatçılarla yapılmış röportajlar, şiirler ve çizimlerin mevcut olduğu geniş bir yayın skalası var. İsmini ve bir noktaya kadar ilhamını da 1889-1903 arasında faaliyet göstermiş olan La Revue Blanche adlı bir Paris dergisinden alan The White Review, yayın çizgisinde yeni yazarları ve “kendi zamanını” yansıtma kaygısı güdüyor.

Derginin ekim-kasım-aralık aylarını kapsayan son sayısında, şair Fanny Howe, bir romancı ve “memoirist” (anı yazarı) olan Scholastique Mukasonga ve sayının kapağındaki resmin de ressamı olan Ingrid Pollard ile yapılmış söyleşiler yer alıyor. 2020 yılının başında çıkardığı Real Life isimli ilk romanı ile Booker Ödülü’nün son eleme listesine kalmayı başarmış genç yazar Brandon Taylor’ın kurgu türünde bir yazısına, yine ödüllü yazar Elizabeth O’Connor’ın “Woman With a White Pekingese” isimli öyküsü eşlik ediyor. Laura Elliott, Jennifer Lee Tsai ve Jack Underwood’a ait üç şiirin yanı sıra Caleb Azumah Nelson’ın yas kültürünü, yasın dillerini ve toplumların yas tutma biçimlerini konu alan “Solace” isimli denemesini görüyoruz bu sayıda.

Oxford American Magazine

Güney Amerika Bölgesi yazarlarının sesi olmayı ve bu bölgenin karmaşa ve canlılığını kayda geçirmeyi hedefleyen Oxford American, 1922 yılında Marc Smirnoff tarafından Oxford’da kurulmuş. Üç ayda bir çıkan dergi, bilhassa yıllık olarak çıkardığı özel müzik sayısı ile Houston Chronicle, Seattle Weekly ve Salon gibi çeşitli mecraların beğenisini kazanmış durumda. Dergi, Amerikan kültürünün güney müziğinden son derece etkilendiğini savunuyor. Yıllık olarak çıkardığı müzik sayısına bölgenin müzik çeşitliliğini yansıtan parçalardan oluşan ve oldukça rağbet gören bir CD de dâhil ediyor. Oxford American bugün yalnızca bir neşriyat değil, aynı zamanda Güney Amerika kültürünü paneller, okumalar, filmler ve programlar ile yeniden keşfeden bir kuruluş.

Derginin şu anda mevcut olan üç aylık kış sayısı, her yıl bir kez çıkan müzik sayısına tekabül ediyor. Bu yıl “en iyi parçaları” derlemeyi seçen derginin editörlüğünü Grammy Ödüllü şarkıcı ve söz yazarı Brittany Howard üstlenmiş. Elizabeth Wurtzel, R.E.M isimli müzik grubu üzerine; Tiana Clark, Nina Simone üzerine; Jason Kyle, Howard Joan Osborne üzerine ve Yusef Komunyakaa ise Howlin’ Wolf adlı müzik grubu üzerine yazılar kaleme almışlar. Müzik dışındaki edebi türlerde daha ziyade şiir görülüyor. Iliana Rocha “Another Selena Poem” adlı bir şiiri, L. Lamar Wilson’ın ise “Quare” isimli, “Eve gitmeyi bekleyen bir kadın yatar / her adamın içinde.” mısralarıyla başlayan farklı bir şiiri yer alıyor. Bu şiirlerin genellikle avangart türde olduğu söylenebilir; hem biçim (noktalama işaretleri, boşluklar) hem de deyiş bakımından post-modern bir çizgiye sahip. Aynı zamanda bir antropolog olan Nomi Stone tarafından yazılmış “Listening to the (Dixie) Chicks after America Invades Iraq, the Year I Came Out” adlı şiir savaşa, ırkçılığa ve “Amerikan kaygısızlığı”na dikkat çekiyor. 

New England Review

“Genç yazarların yanı sıra tanınmış olanları da paylaşmak her edebiyat dergisinin düsturudur, fakat New England Review, tamamıyla yeni ve önemli sesler bulmaya adanmıştır.” diyor tanıtım bülteninde New England Review. Dergi, 1978 yılında New Hampshire’da adları Sydney Lea ve Jay Parini olan iki şair tarafından kurulmuş. New England mecmuası, yazıları yayımlandıktan sonra ulusal ve uluslararası ün kazanan ve çeşitli ödüllere layık görülen pek çok yazarı bünyesinde barındırıyor.

Derginin 2020’nin kış sayısında yer verdiği yazarların neredeyse tümü, eserleri ilk kez yayımlanan yazar ve şairlerden oluşuyor. Tam on beş şiir, sekiz öykü, iki de düz yazının bulunduğu bu sayıda, öykü ve düz yazıların uzunlukları Türk dergilerinin genç yazarlara verdiği alanı göz önünde bulundurunca dikkat çekici. Genç ve görece toy yazarlara tanınan bu geniş alan derginin misyonu ile uyuşuyor. İncelediğimiz beşinci dergide, şiirlerde göze çarpan bir nokta: “ve” bağlacı yerine “&” simgesinin kullanılması. Ayokunle Falomo’nun “Alive in the Age of Worry” (“Kaygı Çağında Hayatta”) şiiri bilhassa dikkat çekici; ilhamını şarkıcı John Mayer’ın “The Age of Worry” isimli şarkısının nakaratından aldığı şiirin sonuna not edilmiş. Bunun da bir “çağı yakalama” yöntemi olduğu söylenebilir.

Zoetrope: All-Story Magazine

Francis Ford Coppola’nın 1997 yılında kurduğu Zoetrope: All-Story; yalnızca kısa kurgusal metinlere, tek perdelik oyun metinlerine ve filmler üzerine yazılan denemelere yer veren bir dergi. Uluslararası alanda önemli bir yere sahip olan Zoetrope: All-Story bütün önemli öykü ödüllerine layık görülmüş. Yazılarıyla katkıda bulunanlar listesinde ise dönemimize damga vurmuş pek çok isim yer alıyor. Bunlardan bazıları: Jim Shepard, Wes Anderson, Margaret Atwood, Pedro Almodóvar ve Haruki Murakami. Aynı zamanda bir sanat dergisi niteliğini taşıyan Zoetrope, derginin tasarımını her ay bir başka tasarımcıya emanet ediyor. Dergiyi daha önce tasarlayanlar arasında yine David Lynch, Agnes Varda, David Bowie, Iggy Pop, Tom Waits ve Abbas Kiarostami gibi epey büyük isimler var. 

Son çıkan sonbahar sayısının misafir tasarımcısı; Kelly Reichardt. Bu sayıda Kelly Reichardt pandemi dönemi deneyimine dair bir deneme, Frances de Pontes Peebles, Patrick Dacey ve Daniel Orozco ise birer öykü kaleme almışlar. 

Vision Magazine

Henüz yalnızca ikinci sayısını yayınlamış olan bir bilim kurgu dergisi Vision. Hem alanının yetkin kişilerinden hem de yeni isimlerden öyküler ve denemeler yer alıyor içerisinde.

Tam 256 sayfalık olan bu dergi, ikinci sayısında yaşlılıktan, ölümden ve makinelerle, cihazlarla birlikte büyümekten söz ediyor. Bu sayıda M. John Harrison’ın on adet mikro-kurgu metni, Don Norman’dan BBC Araştırma ve Geliştirme’ye uzanan bir yazar kitlesi tarafından yazılmış bilim ve teknoloji odaklı yedi deneme, Robert Silverberg’den Tom Offland’e on üç öykü ve hâlen çevrilmekte olan klasik bir romanın ikinci ve son yarısı yer alıyor. Vision dergisi, koyu renkli tasarımı ve bilim kurgu kitaplarına yaraşır çizimleri ile gayet özgün bir görünüme sahip.

Posted in Genel