Ahmet sarı: “Sırf İyi Melekler İçin”

Bir erkek olarak adını “Maria” yani Meryem koyan, onu bir kız gibi büyüten, yetiştiren annesinin Rilke’nin ruhunda açtığı yarık o kadar büyüktür ki ilerde Lou Salome ile birlikte yaşamaya başladıklarında Salome daha önce Nietzsche ve Freud ile de dostluk kurduğundan Rilke’nin bu karışık ve ilginç, psikanaliz için eşsiz ruhunun bir vaka olarak değerlendirilmesi talebinde bulunur. Freud, Salome yardımıyla bunu ondan ister. Rilke’nin verdiği cevap onun niçin büyük bir şair olduğunu gösterir.

AHMET SARI


Kafka’nın Freud’dan haberinin olmadığını söylemek, Kafka’nın ilim susuzluğuna bir hakaret anlamını taşır. Öyle delice bir Freud düşkünlüğü olmasa da Kafka günceli takip ettiği için Freudyen kuramı az çok bilir. Gustav Janouch’un Kafka ile Söyleşileri bize bu bilgiyi verir. Janouch’un Kafka’nın yanına her gidişinde beraberinde götürdüğü kitapları Kafka’nın çoktan okumasından da biliriz bunu. Bu kitaplar sadece edebi metinler değillerdir, içinde politik, ekonomik, antropolojik, siyasi, dini kitaplar da bulunur ve Kafka bunların çoğunu okumuştur. Kafka yüzyılın sonundaki entelektüel yaşantısıyla, etrafta olup bitenlerin zaten iyi bir okuryazar çevresinde olduğundan kendisine ivedi yetiştirilmesiyle gelişmelerden haberdar olur. Kafka zamanında serpilen ve çokça hayran bulan dışavurumculuk, biçimi, tarzı, uygulama şekli itibarıyla psikanalistlere nasıl bakir bir tema, konu sunuyorsa; çağın gereği olarak dışavurumculuğun manifestosu ve etkisi ile de Freud’un kuramını oluşturan bu temalar Kafka’nın, sadece Kafka’nın da değil tüm dışavurumcu edebiyatçıların temel motifleri olmuştur. Anlatmak istediğim şudur; Freud, Oedipus kompleksini mitolojilerden bulup çıkarsın ve o dönemin kuramı olarak onu öne sürsün, dışavurumcu edebiyatta baba-oğul çatışmasını ele alan on beşe yakın kitap çoktan yazılmıştır. Freud’un kuramlarını bilmeseniz bile içinde bulunduğunuz ortamdan, çağın ikliminden bu konuların içine bizatihi itilme durumunuz söz konusudur. Kafka’nın psikanalizle bağlantısına gelecek olursak insanın kendine özgü bir ruh dünyası olduğu; herkesin kendine özgü ruhsal ya da bedensel hastalıklarla kendi kimliğini oluşturduğu; bunlar o kişiliğin damgası olduğundan psikanalistlere teslim edilecek, sağaltılmaya sunulacak derecede görülmez Kafka tarafından. Dostoyevski sara hastası mıdır, sarası onun karakterinin bir mührüdür ve Kafka’ya göre o bu karakter mührünü bozmamalıdır. Sarası onun kişiliği, kimliği, ruhunun bir rengidir. Anormallikler psikolojisine sahip, belli hasletlerle normal insanlardan ayrılan entelektüellerin tüm o ayrıksı hasletleri onların mizacıdır ve psikanalistlere sunulacak derecede değersiz değildirler. Aynı şeyi Rilke de düşünür. Annesi So/Phia kendisinden önce bir kızı mezara gömdüğü ve onun ölümünün travmasını ruhundan bir türlü atamadığı için Rilke’ye dokuz yıl etek giydirir. İlk pantolonunu dokuz yaşında giydiğini dostuna bir mektubunda dillendirir. Militer bir okulda subay görevine sahip babanın yıllar boyunca kendi oğlunu eşinin böylesi bir zulme tabii tutuşuna susması da ilginç bir durumdur. Kızı öldüğü için ondan bir sene sonra doğan çocuğu, Rilke’yi sırf eşi sağalsın, iyileşsin, kendini böyle mutlu hissetsin diye kurban edişi de dikkate şayandır.

Devamı Cins’in 2020 Mart sayısında…

Posted in Genel