Gök İtimi

İnsan yaraya doğru itilir ki aklı başına gelsin. Ya da aklı başından gitsin. Yaralansın ki yaranın ve yaradanın farkına varsın. Bir yere varsın da oraya ben gittim demesin. Kim ki ben gittim der, ‘ben’ gitmeye galip gelir.

GÜRAY SÜNGÜ

Dünya tepesinden ağır bir gergedan oturmuş da şöyle bir oturduğu yerde ığranmış gibi hafiften basık, bu basıklık nedeniyle sağından solundan dağlar tepeler pırtlamış, dağların tepelerin pırtladığı yerlerin berisine mavili grili sular dolmuş bir küredir. Bu küre içten dışa katmanlar halinde kabuk bağlamıştır. En içte ise bir çekirdek vardır. Bu çekirdek yaradır. Zira çocuklar bile bilir ki sadece yaralar kabuk bağlar.

Elbette bütün bu sırların bilinmediği bir dönemde misal Fenerbahçe 103 golle şampiyon olmadan 324 yıl önce epeyce güzel bir adam olan İshak Nevton nam fakir derler ki bir elma ağacı gölgesinde gözlerini dinlendirirken kafasına düşen bir elma ile yer çekimini bulmuştur. İnsan cahildir, genelde bilmez, en muğlak olanı görünenin perdelenmişi sanır, onu da perdeden bilir, zira İshak’ın anlatılan bu hikayesi tepeden tırnağa yanlıştır, zira İshak herdaim meşe palamutu ağacı altında pineklemiştir, ayrıca pineklemelerin haricinde de sürekli olarak laboratuarında dirseğinin sabit duruşa mukavemetini ölçümlemiştir. Birincisi koskoca bilimadamının zamanın yörüngesini dönüştüren buluşunu elma ağacı altında pineklemeye indirgemek İshak’a haksızlıktır. İkincisi yer çekimi diye bir şey yoktur ki olmayan nasıl bulunsun.

Devamı Cins Dergi Haziran sayısında..