Furkan Çalışkan: “Otis Tarda”

FURKAN ÇALIŞKAN

Yürüyebilen en yavaş adamın uçabilen en ağır kuşu seyretmek için tünediği zirvede sekizinci saatin sonuna geldik. Yıllarca sinirli hareketlerle birden eline alıp temizlediği gözlüklerin daha net bir görüş için olduğunu sanmıştım. Şimdi fark ediyorum ki bu sadece beklemekle alakalıymış. Görmeye değer bir şeyi henüz bulamadığını kendisine söylemenin tuhaf bir yoluymuş. Küçük dürbünü ile gökyüzünü harmanlarken en son yüzyıl önce görülmüş bir kuşu görebilmek için bakmadığını biliyorum artık. Yüz yıldır gelmeyeni beklemenin dayanılmaz hazzına talip.

Hiç konuşmadan, dikenlerin ayak bileklerimizi ısırmasına aldırmadan aşağıya iniyoruz. Muhannet suyunun artık akmadığı oluğa memnun bir ifadeyle baktığını fark ediyorum. Güneşin kendini toprakta eritmesini susuz bir yaz yürüyüşü ile taçlandırıyoruz. Muhannet suyu, kışa doğru yağmurların Pers okçularının yaylarından fırlamış gibi yağdığı zaman akar sadece. Kimsenin ihtiyacı yokken, toprak doymuşken, içecek dudak bulamayacakken akar. Muhannet. Korkak. Bencil. Korkak su. Çatlamış toprakla kavuşmaktan korkan, kurumuş dudaklara değmekten ürken bir su.

Otis Tarda’yı göremedik, susuz yaylada küçük bir ay yürüyüşü yaptık ve sonra o bekleyecek yeni bir şey bulmaya ben ise bekletecek ne kaldı elimde diye bakmaya gittik. Öldüğü gün gök gürlemiş, kara bulutlar toplanmış ama damla düşmemiş dediler. Toprağını muhannet suyu ile ıslamışlar.

Devamı Cins Haziran 2018 sayısında…

Posted in Genel