Darwinizm, bilimsel değil daha çok ideolojik bir yorumdur

Tabii ki, Darwin’den bahsedebiliriz. Ama bunca vurgu niye? Einstein’ın özel ile genel görelilik teorileri, Max Planck kuantum teorisi öğretiliyor mu? Şöyle bir bahsi geçiyorsa geçiyor. Evrimin, sözünü ettiğim teorilerden üstünlüğü nedir ki, bunca ısrara konu oluyor?

ŞABAN TEOMAN DURALI

Anlaşılması gereken ilk mesele şu; Darvincilik yahut evrimcilik, biyoloji için elzem olan evrim demek değildir. Darwinciliğin yalnızca belli bir ideolojiye omuz vermeğe matuf yönü vardır. Bugün Darvincilik dediğimiz düşünce yapısı, ille Darwin’in inşâ ettiği, benim varsayım dediğim, teori değil. Başka bir ifâdeyle, onun yol açtığı, sonra da ona atfedilen görüşlerin bir çeşit toplamı şeklinde görülebilir. Süreklice tekrarladığım İngiliz-Yahudi medeniyetinin zeminini oluşturacak birkaç parçadan, unsurdan biri hâline getirilmiştir. Peki, maksat ne? Sâdece Müslümanlığa da değil, daha genel, dine karşı bir tasarının ayağıdır. Nitekim Müslümanlardan çok önce buna Katolikler karşı çıkmışlardır. Çağdaş yorumları bakımından Müslümanlar henüz uyurlarken, bunun en şiddetli muarızları Hristiyanlar, bâhusus Katolikler olmuştur.

 

İnsanın özel bir konuma sâhip olmadığı, herhangi bir canlı türü olarak karşımıza çıktığını öne sürmeye yönelik bir görüştür bu. Şu hâlde evrim olayı canlılar âleminde yer alıyor veya almıyor tartışması öyle önemli değil. Tabîî ki, Darwin bu sorunu öne sürmüştür. Ne var ki Darvincilik dediğimizde türlerin türemeleri olayının ikinci derecede bir önemi vardır. Asıl önemlisi insanın, başlı başına bir varlık olmayıp başka bir türden türetilmesidir.

 

Çağdaş medeniyete payandalık eden yalnızca Darvincilik olmayıp onunla birlikte üç öğretiyi daha dikkate almak zorundayız. Sigmund Freud’un ruhçözümlemesi (psikanaliz) öğretisi insanın manevî–ruhî boyutunun inkârını öngörmektedir. Maddî–bedenî yapısından farklı bir manevî–ruhî bir iç âleme mâlik olmadığını, her şeyin beden işleyişlerinin sonucu olduğu iddiasını taşımaktadır. İnsanın hemen hemen tümüyle cinsî ilişkiler bağlamında anlaşılması gerektiğini savunmaktadır. Bu bakımdan Darvincilik ile Freudculuk, insan meselesinde birbirlerine omuz vermektedirler. Bunun dışında üçüncü bir yapıtaşı daha var çağdaş insanın açıklanmasında. O da, Markscılıktır. Bunda insan ancak iktisadî ile maddî ilişkilerin çerçevesinde anlaşılır. Bunlar temeldir, altyapıdır. Diğer bütün insanî gördüğümüz hadiseler bu maddî–iktisadî işleyişlerin tezâhüründen başka bir şey değildir.

Devamı Cins Dergi Aralık 2016 sayımızda…

Posted in Genel